19 Kasım 2015 Perşembe

Muşmula


Muşmula
Yunanca müsmulo dan dilimize geçme. Yunancada anlamı elmaya benzer meyveymiş
Muşmula'ya bizde döngel, beşbıyık, ezgil gibi başka isimler de verilmiş.
Muşmulanın ana vatanı olarak hazarın kuzeyi, kafkasya, doğu karadeniz gösteriliyor. 
Muşmula meyvesi dalından ilk koptuğunda yenmez. Yenilirse buruk bir tad verir. Beklemesi halinde yumuşar ve lezzetli hale gelir.
Meyvenin bu özelliği deyimlere ve edebiyata girmesine neden olmuş.
Shakespeare Atinalı Timon ve Romeo Juliet eserilerinde ona yer vermiş.
Muşmula bekledikçe buruşur ve rengi değişir.
Bu nedenle asık suratlı insanlara muşmula suratlı adam derler.
Argo'da ise muşmula, ihtiyar anlamında kullanılıyor.
Muşmulayla ilgisi yok ama 
Diderot "insan gençliğinde öğrenir, yaşlılığında anlar" demiş....

17 Kasım 2015 Salı

Bamieh, Bamya ve Tulumba Tatlısı


Bamieh, Bamya ve Tulumba Tatlısı
Tulumba kelime kökeni itibariyle İtalyanca olduğundan İtalya'da benzer bir tatlı var mı diye uluslararası bir haber ajansında çalışan arkadaşım Burak'a sordum. O da benim için araştırdı sağolsun.  O da benzer tatlı var mı diye İtalyan bir arkadaşına sorduğunda "zeppola" isimli bir tatlıdan bahsetmiş ona. Gerçekten de zeppola yivli yapısı ile tulumbaya benziyor.  Ayrıca araştırmayı derinleştirmiş ve bizim tulumbaya benzeyen tatlı olarak İran'da "bamieh" isimli tatlıyı bulmuş. İtalyadaki tatlının hamuru yoğurtsuz İrandaki tatlının hamuru yoğurtluymuş. Ayrıca her iki tatlı da daha çok kutsal günlerde yeniliyormuş.
İtalya ve İran'da bu tatlıların geçmişi 15. yüzyıla kadar gidiyormuş.
Mahmut Nedim'in 1900 tarihinde tatlının Erzurumda yapıldığına ilişkin bilginin İtalya ile bağlantısını araştırdığında karşısına Karaköy'de yaşayan Ermeniler çıkıvermiş. Osmanlı zamanında Cenevizlilerin (İtalyanların) Karaköy limanı ve Galata bölgesinde yaşadığı, bu bölgede yaşayan Ermenilerin "zeppola" tatlısını öğrendiği ve  tulumba tatlısının buradaki Ermeni ustalar vasıtasıyla Erzurum'a gittiği yönünde rivayetlerle karşılaşmış.
Halen bugün Ermenistanda tulumba tatlısı yapılmakta.
Ancak benim ilgimi "zeppola"dan daha çok "bamieh" çekti. Zira şekil itibariyle aynı bizim tulumba tatlısı.
Bamieh ismi bizim bamya ile aynı. Yani bizdeki tulumba tatlısının ismi İranda bamya. Tulumba tatlısının sırtındaki yivli şekil aynen bamyanın şekline benziyor.
Tulumba tatlısının Cenevizliler, Ermeniler yolu ile Erzuruma geldiği yönündeki rivayet bana zayıf geldi. İran Erzurum'a daha yakın Ermeniler ve Türkler tatlıyı İranlılardan öğrenmiş olabilirler. 
Bamya yedi köşeli iken bizdeki tulumba tatlısının köşeleri yada yivlerinin sayısı çok daha fazla.
Bu köşe sayısında da bir hikmet var mutlaka ama buraya girmiyorum şimdilik.
Tulumba aletinin ismini biz tatlı ismi olarak söylerken İranlılar tatlının şeklinden dolayı ona bamya diyorlar anlaşılan.
Teknolojiyi batıdan içeriğini doğudan almışız gibi geliyor bu tatlıda.
Ki bu tarz Türklerin tarzına çok benziyor.

15 Kasım 2015 Pazar

Tulumba tatlısı


Tulumba İtalyanca tromba kelimesinden geliyor. Tromba bizim trompet dediğimiz müzik aleti.
Günlük konuşmada tulumba örneğin suyun bir yerden boşaltılmasını, pompa ise suyun bir yere doldurulmasını sağlayan aletler için kullanılıyor.
Köy meydanında, tarlada veya bahçede hep bir su tulumbası bulunuyor. Tulumbadan su çekmek için içine biraz su dökmek ve hızlı şekilde tulumba kolunu aşağı yukarı hareket ettirmek gerekiyor.
Tulumba tatlısına gelince adından da anlaşılacağı üzere özel bir tulumba aletiyle yapıldığı için bu adla anılıyor.
Tatlı için hazırlanan özel hamur silindir şeklindeki metal tulumbanın içine konuluyor ve hamur tulumbanın merdanesi ile sıkıştırılarak silindirin altındaki yıldız şeklindeki delikten dışarıya çıkması sağlanıyor. Hamur buradan çıkarken yivli küçük silindir halini alıyor. Çıkan hamur baş parmak boyunda kesilerek kızgın yağa atılıyor. Daha sonra da şerbete yatırılıyor.
Günümüzde pistonlu ve dönen bıçaklı elektrikli tulumba tatlısı yapma makineleri satılıyor. 
Tulumba tatlısı sıcak hamur tatlılarımızdan. Tulumba tatlısını piştikten kısa süre sonra yerseniz tadı en iyi o zaman anlaşılıyor. 
Osmanlı zamanında üzerine pudra şekeri veya tarçın serpilerek yeniliyormuş. 
Balkan tatlılarından biri olarak bilinen tulumba tatlısına ait en eski tarif 1900'de Mahmud Nedim tarafından yazılmış. Mahmut Nedim aksine tulumba tatlısının Erzurum'da yapıldığını söylüyor. Bugün Türkiye'nin her yerinde olduğu gibi Erzurum'da da tulumba tatlısı yapılıp yeniliyor. Ancak Erzurum'un geleneksel sıcak hamur tatlıları denildiğinde akla tulumba tatlısı yerine demir tatlısı ve kadayıf dolması geliyor. 
Tulumba konusuna değinip te Osmanlı'da yangınları söndüren Yeniçeri ocağına bağlı tulumbacılara değinmeden geçmeyelim. Tulumbacılar yangın tulumbası denilen alet ile su sıkarak yangını söndürüyor. Tulumbacılar ateşten hızlı ve çok cesur olarak biliniyor. Yangın söndürmeye giderken "yaman geliriz... yaman gideriz..." şeklinde nara atılıyor. 
İlginç olan yangın tulumbasını ailesiyle beraber İstanbul'a gelen, İslamı kabul ederek Davud Gerçek ismini alan ve gördüğü yangınlara üzülen bir Fransız Mühendis 1717 yılında icat ediyor.


12 Kasım 2015 Perşembe

Portakal



Portakal

Portakal Portekiz'den gelen anlamında bu ülkenin isminden dilimize geçme.
Portekiz'in İtalyancası Portogallo.
Portekiz'liler keşifler çağında güney Çini ele geçirmiş denizci bir kavim. Portakal Çin greyfurtu denilen pomelo ile yine güney Çinli mandalinin melezi. Portakal üretimi Portekiz'de yaygınlaşıyor ve buranın adıyla tanınıyor.
Port liman demek. Portekiz'de liman şehri anlamında.
Ahmet Cavit'in 1803 tarihli "Kenz-ül İştiha Tercemesi"nde portakal Portekiz turuncu olarak geçiyor.
Turunç turunçgillerden bir başka meyve. Turunçgillere naranciye diyoruz. Arapça Naranc portakal demek.
Narenciye turunç, portakal, mandalina, limon ve greyfurt meyvelerinden oluşuyor. Nar ile ilgisi bulunmuyor.
Portakal rengine de bu nedenle turuncu deniyor. 
Neyse...
Portakal orda kal.. deyip durayım :)

9 Kasım 2015 Pazartesi

Nar


Nar
Nar ağacına ve meyvesine Farsçada nar deniyor. 'Kuran'ı Kerim'de ismi geçen cennet meyvelerinden. Yahudilerde ve Hristiyanlarda da kutsiyeti var ve bir çok yerde dini motif olarak kullanılıyor.
Nar şekli ve içeriği nedeniyle insanların kendisine bir çok anlam yüklediği sembolik bir meyve. En bilineni bereketi temsil etmesi. Bu nedenle nar şeklindeki seramik biblolar yeni işyeri ve evlere hediye olarak götürülüyor. C vitamini deposu olan nar sağlığa çok faydalı. Bir çok kötü hastalığı tedavi edici özelliği bulunuyor. 
Nar Türk kültüründe de önemli bir yer tutuyor. Bilmecelerde, türkülerde ve deyimlerde yeralıyor.
Şerbeti yapılıyor, aşuremizi ve yemeklerimizi süslüyor.
Dedem Korkut masallarında ayva gülerken nar ağlıyor ...


8 Kasım 2015 Pazar

Kırkağaç Kavunu



Kırkağaç Kavunu
Eski Türkçe'de kırk, kırk - 
ağaç, ığaç olarak geçiyor ve her iki kelime aynı anlamda Orhun yazıtlarında yeralıyor.
Kavun eski Türkçe'deki aynı anlamdaki kağun kelimesinden evrilme.
Kırkağaç Manisa'nın bir ilçesi. Bu yerleşim 1400 lerde Türkler tarafından kuruluyor.
Kavun'un dünyadaki ilk yetiştiği yerler orta asya, İran, Afganistan Anadolu vs. Yani Türklerin yaşadığı yerler. Hatta Avrupaya ilk olarak anadoludan gittiği rivayet ediliyor.
Fatih Sultan Mehmet'in kavun dolması yediği ve sevdiği biliniyor.
Kırk sayısı ve ağaç Türk kültüründe çok önemli anlamlar taşıyor.


7 Kasım 2015 Cumartesi

Mandalina


Mandalina güney Çinli bir meyve. Avrupa'da yetiştirilmesi 1805 gibi görece yakın bir tarih. Dünyanın en büyük mandalina üreticisi halen Çin. Türkiye 5. sırada. 
Fransızca mandarine, İtalyanca mandarino deniyor dilimize de buralardan geçiyor.
Çinin en çok konuşulan ve resmi dil olan lehçesine mandarin deniyor. Yani bizim Çince dediğimiz şey mandarin oluyor.
Çinli devlet adamları turuncu renk giyerlermiş resmi dilin ismi de bundan dolayı mandarinmiş diye rivayetler var.
Bizde İzmirliler sonundaki a harfini söylemezler mandalin derler. Domatese domat dedikleri gibi ... Sebebi bence balkan göçmenlerinin İzmir'de çoğunlukta oluşu ve çeşitli balkan dillerinde mandarin denilmesi
Kış aylarında en çok ihtiyacımız olan vitamin c vitamini. Bu mevsimde bol bol mandalina yersek hasta olmayız. C vitamini vücudumuzca üretilemiyor. Bu nedenle dışarıdan alınması elzem oluyor.

6 Kasım 2015 Cuma

Lahana


Lahana Yunanca "laxano" kelimesinden dilimize geçme. Anadolu'da halk ağzında "kelem" de denir. Kelem ise Farsça kökenli. Hatta "etsiz kelem" diye bir birleşik söz var. Zeytinyağlı lahana sarması demek ve ayrıca değersiz önemsiz işlerle uğraşan kişilere de "etsiz kelem" deniyormuş.
Fotodaki lahana, beyaz lahana. Bizde çorbası, sarması, turşusu, kapuska yemeği meşhur. Ecnebiler "coleslaw" isimli salatasını çok severler.



Şifa için et suyu tarifi


şifa için et suyu tarifi
malum kış geldi. hastalıklar kapıda. şimdiden kendimizi sağlama almak lazım. aşağıdaki et suyu tarifi işinize yarayacaktır. şifa olsun...
fırınlanmış kaburga ve ilikli kemik, soğan, sarımsak, pırasa, kereviz yaprağı, havuç, rezene, taze zencefil, mantar, maydanoz sapı, taze kekik, biberiye, tuz, karabiber tohumu ve yeteri kadar su
kısık ateşte 5 saat pişirilir.
Elde edilen su süzülür ve elde edilen et suyu sade içilir veya çorba yapılır. İstenirse yemeklere, pilavlara konulur.
Ecnebiler bu tip et suyuna, meat stock derler.

4 Kasım 2015 Çarşamba

İncir ve Peynir


İncir ve peynir, bir klasik...
Dünya'da incir en çok Türkiye'de yetişir. İncir ağacının dişisinin meyvesi yediğimiz bildiğimiz incir. Erkeğininki ise yenmez reçeli yapılır.

Maydanoz


Maydanoz
Orta Yunanca'da Makedonya otu demek olan makedonisi kelimesinden geliyor... Arapça'da ma'danus deniyor.

Mangal


Modern ve büyük bir mangal
Tiran'da çektim bu fotoyu ...