22 Nisan 2016 Cuma

Hamsi



Hamsi
Yunanca Karadenize özgü bir balık "xampsi" kelimesinden geldiği yazılı ise de Arapça 50 demek olan hamsin kelimesinden geldiğini ileri sürenler de var.
Halk takvimine göre 90 gün süren kış döneminin ilk 40 gününe Arapça 40 demek olan erbain, sonraki 50 gününe de 50 demek olan hamsin denir.
İşte kışın en soğuk günlerinden olan hamsin dönemi aynı zamanda hamsi zamanıdır. 
Bu dönemde hamsinin seller gibi ağlara aktığı söylenir.
Balıkçılar hamsi zamanı dualar okuyarak, kurbanlar keserek denize açılırmış.
Evliya Çelebi seyahatnamesinde Trabzon'da tekneler limana geri geldiğinde bir boru ile etrafa haber verildiğini, boru sesini duyan cami cemaatinin "Namaz bulunur amma hamsi bulunmaz" diyerek camiden çıktıklarını yazar.
Karadenizli hamsiyi zaten balık olarak da görmez. Balık ayrı hamsi ayrı bir şeydir Karadenizli için.
Kanuni Sultan Süleyman Trabzonda doğup, şehzadeliğini Trabzonda geçirdiğinden olsa gerek kılıcının kabzasında hamsi motifi bulunur.
Hamsinin baklavası, böreği, pilakisi, çorbası, kebabı, yahnisi, tavası, pilavı, salatası, köftesi, pidesi, salamurası velhasılı envai çeşidi yapılır.
1970 li yıllarda o kadar çok avlanmış ki fazlası tarlalarda gübre olarak kullanılmış.
Hamsi sadece Karadenizde yaşamaz, Marmara ve Akdenizde de bulunur.
Hamsinin İngilizcesi anchovy, Fransızcası anchois, İspanyolcası anchous.
Osmanlı'da konserve hamsi 19. yüzyılda Avrupadan küçük kavanozlar şeklinde ithal edilmiş. 
Bu konserveler Akdenizin iri hamsileriyle yapıldığından konservelerdeki balıkların hamsi olduğunu bizimkiler anlamamış. 
Konserveler üzerinde hamsinin Fransızca ismi olan anchois ve İspanyolca ismi olan anchous yazdığından bizimkilerde bunlara ançuviz, ençüye, inçiye vs demişler. 
Zamanla bu ifade ançüez olarak netleşmiş.
İşte ogündür bugündür bizde ançuez hamsiyi değil, yağlı ve tuzlu hamsi, sardalya, tirsi ezmesini ifade eder.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder